Ah o kanatlarım kopsaydı da
uçamasaydım, nereden düştüm buraya.. ben annemi özledim, yüksek
yükseek tepelere ev kurmasınlar, aşrı aşrı memlekete kız
vermesinler.. ühühühü ben köyümü özledim..
Yapabilirim, başarabilirim..Burada
kendime yeni bi hayat kurabilirim. Ne çok seviyorum evimi, her sabah
gözlerimi onun yanında açmayı.. Ohh ne güzel şey şu özgürlük,
yuvadan uçmuş olmak ne güzel bazen..
Bugün günlerden ben köyümü
özledim, annemi özledim.. Gurbet kuşunun annesinin kucağını,
baba evinin sıcağını özlediği günlerden biri bugün. Yarın
belki yine kanatlarını kocaman açacak, gururla iyi ki uçtum da
taa buralara kadar geldim diyecek kim bilir ama bugün boğazında
yutkunamadığı bi düğüm, gözlerinde her an dökülmeye hazır
taştı taşacak yağmur bulutları..öyle durgun , öyle sessiz..
Kanatları kalkmıyor yerinden, herkesle her şeyle baş edebiliyor
ama başa bela bir özlem sarmış her yanını rahat huzur vermiyor.
Geleceği düşünmek istemiyor bugün, geleceğe baktıkça özlem
koyulaşıyor, git gide daha karanlık korkunç bir hal alıyor.
Çünkü orada hep özlemek, daha çok özlemek var. Oysa gözlerini
kapayınca, bulutların üzerinde gezdiği, tüm sevdiklerinin
yanında olduğu, kalbinin özlemden değil de çok sevmekten, aşık
olmaktan sızladığı bi yere gidebiliyor ne zaman istese. Geçmişin
kapıları her zaman sonuna kadar açık gurbet kuşuna, geçmiş
her daim onu ağırlamaktan büyük bir onur ve mutluluk duyuyor.
Kanatları yerden kalkıyor gurbet kuşunun, tüm gücüyle uçarken
geçmişe doğru esen rüzgar kurutuyor ıslak yanaklarını..
Hatırladığı en mutlu güne doğru kanat çırpıyor gurbet kuşu,
kalbinin hiç olmadığı kadar hızlı çarptığı güne..
16 Eylül 2009
İlk tanıştığımız günden
bugüne kadar sadece 15 gün geçmiş ama ben çoktan başka gözlerle
bakıyorum dünyaya. Senden başka kimseyi görmeyen, her yeri
pembeye bulamış dünyanın en şapşal aşığının gözleriyle
gittiğim her yerde seni arıyorum. Arkadaşlarımın yavrum biraz
taktik yap şu çocuğa, çok belli ediyorsun, kaçan
kovalanır...yapma etme , çok şımartıyorsun ikazlarına rağmen
yörüngene öyle bir saplandım ki sana nasıl abayı yaktığımı
duymayan kalmadı. Hele bugün okulda yaptığım aptallıktan sonra
herkesin diline düştüm, rezil rüsva oldum.. Ne yapayım seni
görünce o kadar heyecanlandım ki, senin o kadar soğuk kanlı
görünmene bir anlam veremedim. Okul servislerinin önünde
karşılaştığımızda dizlerimin bağı çözüldü sanki, sense
hiç bişey olmamış gibi herkese merhaba dedin ve sıraya girdin.
Beni görmüş olsan, sen de heyecanlanırsın öyle sakin
kalamazsın diye düşünüp herkesin içinde heyy ben de burdayım,
beni gördün değil mi , ben de buradayımm heey diye bağırmış
bulundum bir kere, sen de beni gör, senin de kalbin çarpsın
istedim. Tabi ki herkesi gördüm derken yüzündeki kayıtsızlık
ve sırıtışla birlikte, başımdan aşağıya kaynar sular
döküldü, yanaklarım yandı, kafam yanan bir domatese dönüşüverdi.
Ahh yer yarılsaydı da içine girseydim, o an kendime söz verdim
bir daha kimse için kendimi bu kadar rezil etmeyecektim. Ben
sıradan kaçıp, yoldan geçen arabalardan birine otostop çekmek
üzere kaçarken bir anda yanıma geldin, Jan'a ayakkabı almak için
Kızılay'a gideceğiz bize yardım edebilir misin diye sordun bana.
Tabi derken gözlerine bakamıyordum hala, yanan kulaklarımdan tüten
duman henüz sönmüştü daha. Bir araba durdu, kendimi içine attım
bir baktım sen de yanımdasın ama Jan telefonla konuşuyor diğer
köşede sana da gitme , beni bekle diye işaret ediyor. Sense hiç
umursamadın, inmedin arabadan, yanımda kaldın. İşte o anda
anladım, ayakkabı meselesi sadece bir bahaneydi ve Derya'nın
ikazları altın değerindeydi. Bi kerecik kaçmıştım ve hoop sen
peşimden gelmiştin. Kızılay'da karşıdan karşıya geçerken hep
arabaların geldiği tarafa ben geçmek istedim , yan yana
yürüdüğümüz ilk andan itibaren korumak istedim seni.
Cafe Ortadünya'da çay içtik,
biraz sohbet ettik.. ikimizde sipariş ettiğimiz sandiviçleri
yiyemedik. İki saat rüya gibi geçti, o kadar mutluydum ki ,
yüzümdeki o kocaman aptal gülümseme yanaklarımı ağrıttı. Eve
gelene kadar yüzümden silemedim. Mutluluğu ilk defa tüm
hücrelerimde bu kadar yoğun hissettim, resmen sarhoş olmuştum. Kendimi sarhoşluğun kollarından alıp uykunun kollarına atıyordum ki mesajını gördüm.Yarın 13.30'dan sonra buluşup buluşamayacağımızı sormuşsun. Cevabımm evet milyonlarca kere evet..
- Anneeemmm, yarın buluşuyoruz annemmm napıcam ne giyicem, baksana bi bana nooolur hemen!?
- Kızım bi dur, ayakların yere bassın kendine gel! İyice manyaklaştın sen ayy ..
(devamı gelecek)
aşık olmak çok çok güzel :))) tüm taş kalpler ısınsın, herkes bu güzel duyguları yaşasııın :)))
ReplyDelete