Saturday, January 18, 2014

Balık

Hayatımın bir anda tepe taklak olduğu bugünlerde sudan çıkmış bir balık gibi çırpınmak yerine kendimi bulduğum akıntının içinde süzülüyorum sakince. Ayaklarımı yerden kesen aşk değil ; yaşama iç güdüm , hayata bağlılığım… Akıp gidiyorum umursamadan.. Hiçbir yere , kimseye tutunmadan..

Bilinmeze, mutluluktan uçmaya, depresyonların en ağırına, ölesiye sevmeye, öfkeye, doyumsuzluğa, başarıya, yenilgiye, hırsa, ayrılığa, kavuşmaya, kaybetmeye, aradığımı bulmaya, aşka.. Hayata akıyorum, usulca.

Ruhum çocuk, içim çocuk… Avucumun içindeki bir yudum suda hayata bağlamaya çalıştığım küçük bir balığa yem oldum. Ben sevdikçe balık büyüdü, avucumdaki su yetmedi.. Kendi can suyumdan verdim, ben küçüldüm, o semirdi. Öyle ki gün geldi, güvenli, sakin, huzurlu sular yetmedi.. Büyük balık , hiç düşünmeden küçüğü öylece mideye indiriverdi ve gitti..


Akıp gitmek gerek bazen.. Avucunun içinde, canının içinde tuttuğun küçük balıkların öylece gidip , okyanusta kayboluşlarını izlemek gerek.. Acıyı tanımak, onunla birlikte yüzmeyi öğrenmek gerek.. Bir de kimseye yem olmamak için, tutunmadan, tutmadan, sahip olmadan başka türlü sevmek..