Saturday, April 13, 2013

Uçtum Uçtum Berlin'e Nasıl Kondum – 3




Ah o kanatlarım kopsaydı da uçamasaydım, nereden düştüm buraya.. ben annemi özledim, yüksek yükseek tepelere ev kurmasınlar, aşrı aşrı memlekete kız vermesinler.. ühühühü ben köyümü özledim..

Yapabilirim, başarabilirim..Burada kendime yeni bi hayat kurabilirim. Ne çok seviyorum evimi, her sabah gözlerimi onun yanında açmayı.. Ohh ne güzel şey şu özgürlük, yuvadan uçmuş olmak ne güzel bazen..

Bugün günlerden ben köyümü özledim, annemi özledim.. Gurbet kuşunun annesinin kucağını, baba evinin sıcağını özlediği günlerden biri bugün. Yarın belki yine kanatlarını kocaman açacak, gururla iyi ki uçtum da taa buralara kadar geldim diyecek kim bilir ama bugün boğazında yutkunamadığı bi düğüm, gözlerinde her an dökülmeye hazır taştı taşacak yağmur bulutları..öyle durgun , öyle sessiz.. Kanatları kalkmıyor yerinden, herkesle her şeyle baş edebiliyor ama başa bela bir özlem sarmış her yanını rahat huzur vermiyor. Geleceği düşünmek istemiyor bugün, geleceğe baktıkça özlem koyulaşıyor, git gide daha karanlık korkunç bir hal alıyor. Çünkü orada hep özlemek, daha çok özlemek var. Oysa gözlerini kapayınca, bulutların üzerinde gezdiği, tüm sevdiklerinin yanında olduğu, kalbinin özlemden değil de çok sevmekten, aşık olmaktan sızladığı bi yere gidebiliyor ne zaman istese. Geçmişin kapıları her zaman sonuna kadar açık gurbet kuşuna, geçmiş her daim onu ağırlamaktan büyük bir onur ve mutluluk duyuyor. Kanatları yerden kalkıyor gurbet kuşunun, tüm gücüyle uçarken geçmişe doğru esen rüzgar kurutuyor ıslak yanaklarını.. Hatırladığı en mutlu güne doğru kanat çırpıyor gurbet kuşu, kalbinin hiç olmadığı kadar hızlı çarptığı güne..

16 Eylül 2009

İlk tanıştığımız günden bugüne kadar sadece 15 gün geçmiş ama ben çoktan başka gözlerle bakıyorum dünyaya. Senden başka kimseyi görmeyen, her yeri pembeye bulamış dünyanın en şapşal aşığının gözleriyle gittiğim her yerde seni arıyorum. Arkadaşlarımın yavrum biraz taktik yap şu çocuğa, çok belli ediyorsun, kaçan kovalanır...yapma etme , çok şımartıyorsun ikazlarına rağmen yörüngene öyle bir saplandım ki sana nasıl abayı yaktığımı duymayan kalmadı. Hele bugün okulda yaptığım aptallıktan sonra herkesin diline düştüm, rezil rüsva oldum.. Ne yapayım seni görünce o kadar heyecanlandım ki, senin o kadar soğuk kanlı görünmene bir anlam veremedim. Okul servislerinin önünde karşılaştığımızda dizlerimin bağı çözüldü sanki, sense hiç bişey olmamış gibi herkese merhaba dedin ve sıraya girdin. Beni görmüş olsan, sen de heyecanlanırsın öyle sakin kalamazsın diye düşünüp herkesin içinde heyy ben de burdayım, beni gördün değil mi , ben de buradayımm heey diye bağırmış bulundum bir kere, sen de beni gör, senin de kalbin çarpsın istedim. Tabi ki herkesi gördüm derken yüzündeki kayıtsızlık ve sırıtışla birlikte, başımdan aşağıya kaynar sular döküldü, yanaklarım yandı, kafam yanan bir domatese dönüşüverdi. Ahh yer yarılsaydı da içine girseydim, o an kendime söz verdim bir daha kimse için kendimi bu kadar rezil etmeyecektim. Ben sıradan kaçıp, yoldan geçen arabalardan birine otostop çekmek üzere kaçarken bir anda yanıma geldin, Jan'a ayakkabı almak için Kızılay'a gideceğiz bize yardım edebilir misin diye sordun bana. Tabi derken gözlerine bakamıyordum hala, yanan kulaklarımdan tüten duman henüz sönmüştü daha. Bir araba durdu, kendimi içine attım bir baktım sen de yanımdasın ama Jan telefonla konuşuyor diğer köşede sana da gitme , beni bekle diye işaret ediyor. Sense hiç umursamadın, inmedin arabadan, yanımda kaldın. İşte o anda anladım, ayakkabı meselesi sadece bir bahaneydi ve Derya'nın ikazları altın değerindeydi. Bi kerecik kaçmıştım ve hoop sen peşimden gelmiştin. Kızılay'da karşıdan karşıya geçerken hep arabaların geldiği tarafa ben geçmek istedim , yan yana yürüdüğümüz ilk andan itibaren korumak istedim seni.

Cafe Ortadünya'da çay içtik, biraz sohbet ettik.. ikimizde sipariş ettiğimiz sandiviçleri yiyemedik. İki saat rüya gibi geçti, o kadar mutluydum ki , yüzümdeki o kocaman aptal gülümseme yanaklarımı ağrıttı. Eve gelene kadar yüzümden silemedim. Mutluluğu ilk defa tüm hücrelerimde bu kadar yoğun hissettim, resmen sarhoş olmuştum. Kendimi sarhoşluğun kollarından alıp uykunun kollarına atıyordum ki mesajını gördüm.Yarın 13.30'dan sonra buluşup buluşamayacağımızı sormuşsun. Cevabımm evet milyonlarca kere evet..

  • Anneeemmm, yarın buluşuyoruz annemmm napıcam ne giyicem, baksana bi bana nooolur hemen!?
  • Kızım bi dur, ayakların yere bassın kendine gel! İyice manyaklaştın sen ayy ..



(devamı gelecek)